Vincent Van Gogh, Hollandalı bir art izlenimci sanatçıdır. Batı dünyasında resim denince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Van Gogh, yaşamı boyunca sanat tarihinde en tanınmış isimlerden biri olmuştur. Sanat dünyasına yön veren bir resim anlayışı olması sayesinde en etkili ressamlar arasında da yer almıştır. On yıldan fazla süre içerisinde yüzlerce resim ve çalışmaya imza atan ünlü ressam yaşamındaki sırlarla ve en önemlisi herkesin merak ettiği kulağını kesme hikayesi ile de oldukça ilgi çekmiştir. Sanat hayatı ve özel hayatı bu kadar ilgi çeken ismi sizin için bu yazımızda anlattık.

Vincent Van Gogh Hayatı

Vincent Van Gogh, sanat denince akla ilk gelen ressamlar arasında yer alır. Onun bu kadar tanındık bir isim olmasının nedenlerinden biri yalnızca yüzlerce esere imza atması değil, kendine has bir kişiliğe de sahip olmasıdır. Vincent Van Gogh, üst orta sınıf bir ailede doğmuştu. Kendini sanat alanında yetiştirmesinde temelde bunun da payı vardı modern sanatın temelleri sayılan bir üslubu ile manzaralar portreler oto portreler ve daha pek çok şeyi 37 yıllık hayatına sığdırmıştı. Çocukken ciddi sessiz ve saygılı bir gelişme göstermişti. Tüm bunların yanında resim de yapan sanatçı gençliğinde sanat simsarı olarak çalışmıştı. Ancak Londra’ya gönderildikten sonra bunalıma girmişti. Döndükten sonra Belçika’nın güneyinde protestan misyoner olarak kendine iş bulmuştu.

Yaşama bir yerden tutunmaya çalışan Van Gogh’un zaman içerisinde sağlığı bozuldu ve yalnızlık çekmeye başladı. Bu nedenle ebeveynlerinin yanına döndü. 1881 yılında resim yapmaya başladı. 1853 doğumlu olan sanatçı ilk çalışmalarında çoğunlukla natürmortlar ve çalışan köylülerin hayatını tasvir eden resimler yapıyordu. Canlı renklerin yer aldığı bir üsluba henüz oturmamıştı 1886 yılında taşındı Paris’te avangart üyeleri ile tanıştı.

Sanat onu hayata bağlayan bir konumdaydı ve kendine özgü bir üslup geliştiriyordu. 1888’de Fransa’nın güneyinde kaldığı Arles civarında zeytin ağaçları, Selviler, ayçiçekleri ve buğday tarlaları tuvallerinde yer etmeye başladı. Zaman içerisinde bazı psikolojik sorunlarla savaşmaya başlayan Van Gogh, zihin sağlığından endişe duyması üzerine fiziksel sağlığının arka plana atmış ve alkol tüketmeye başlamıştı. Yaşamı boyunca çevresindeki bir çok kişi ona deli gözüyle bakıyordu. Asıl ününü de intihar ettikten sonra kazanacaktı.

Vincent Van Gogh Sol Kulağını Neden Kesti?

Vincent Van Gogh, çevresindeki bir çok kişinin de dikkatini çekecek şekilde psikolojik problemlerle boğuşan bir ressamdı. Öldükten sonra halkın deyimiyle “tipik yanlış anlaşılmış dahi” olarak sınıflandırılmış olsa bile, yaşadığı dönemde hem fiziksel sağlığını hem ruhsal sağlığını ihmal etmişti. Van Gogh, ciddi öfke nöbetleri geçiriyor ve bu da hem kendisine hem çevresindekilere zarar veriyordu. Geçirdiği bir öfke nöbeti esnasında sol kulağının bir kısmını kesmiş ve bu olay yaralanma ile sonuçlanmıştı. Bir dönem yaşamından kaybolmuş bir şekilde akıl hastanelerinde kalmıştı. Hastaneden kendi isteğiyle ayrıldıktan sonra daha farklı bir tedavi sürecine girmişti. Ancak bir türlü iyileşmemiş ve depresyonun ağır bir şekilde geçirilmesinden dolayı 27 Temmuz 1890’da kendini göğsünden vurarak intihar etmişti.

Vincent Van Gogh Sanat Üslubu

Vincent Van Gogh, dünyanın önünde saygıyla eğildiği ve sanata yepyeni bir üslup kazandıran bir sanatçıydı. Sanat ile ilkokulda karakalem ve suluboya çalışmalarını yaparken ilk kez tanışmıştı. Günümüze çok az gelen bu örnekler zaman zaman ona ait olduğu tartışmalı olan örnekler arasındadır. Yetişkin çağlarında yeniden giriş seviyesinde resim yapmaya başlayan ünlü sanatçı başında Amsterdam’da tanınmış bir sanat galerisi olan amcasının kendisinden istemesi üzerine Lahey temalı çizimler yapmaya başlamıştır. Ancak bu çizimler beklenerek karşılanmıştır amcası bu sefer daha detaylı olarak konuyu anlatıp ikinci bir istekte bulunmuş ancak yine de hayal kırıklığına uğramıştır.

Vincent Van Gogh hiç usanmadan atölyesindeki kepenkleri farklı şekillerde kapatarak ve çeşitli ışıklandırmalar deneyerek farklı çizim tekniklerini denemeye başlamıştır. Bir yıldan fazla süre boyunca yalnızca figürler üzerine çalışmıştır ancak bu çalışmalar ona yalnızca eleştiri getirmiştir. Önce Siyah-beyaz çizimler üzerinde çalışan sanatçı, 1883’ün başından itibaren çoklu figür kompozisyonları üzerine çalışarak bu çalışmalarında tazelik ve canlılık barındığı eleştirisi geldiğinde yağlı boya resmi önermiş ve günümüzde en bilinen tabloların temelini burada atmaya başlamıştır.

Hatalarının pek çoğunun aslında deneyim olduğunu ve bunun da teknik bilgi eksikliğinden kaynaklandığını fark etmiştir. Zaman içerisinde sarı rengi, gün ışığı ve yaşam renklerine çizimlerinde yansıtmaya çalışmıştır. Gerçekliğin içerisinde yer alan aşırı kalıplaşmış geleneksel resimleri eleştirel bir gözle yeniden yorumlayarak kendine has bir üslup oluşturmuş, çok ileri giden soyutlama teknikleri ile sanatsal gelişimini devam ettirmiştir. Özellikle Yıldızlı Gece tablosundaki gibi soyutlamanın gerçekten ileri gittiği ve gerçekliğin çok arka planda kaldığı eserleri ön plana çıkarmıştır.

Vincent Van Gogh Sanat Eserleri

Van Gogh, kendine has bir yol çizen farklı bir açıyı resme kazandıran önemli bir isimdir. Sanat eserleri bakımından değerlendirdiğimizde ise hemen herkesin bildiği birçok önemli eserin altında imzası vardır. Van Gogh, bu eserleri etkisinde kaldığı farklı yaşam tarzlarını işleyerek ve kendi yaşamından parçaları bir araya getirerek gerçekleştirmiştir. Portreler, çiçekler, oto portreler, bahçeler ve tarlalar gibi doğayla ve kendisiyle özdeşleşen birçok farklı temaya yeni bir bakış açısı getirmiştir.

Van Gogh’un en ünlü eserlerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

• Postacı Joseph Roulin’in portresi
• Doktor Paul Gachet
• Hasır Şapkalı Otoportre
• Gri Fötr Şapkalı Otoportre
• Natürmort: On İki Ayçiçekli Vazo
• Çiçek Açan Badem Ağacı
• Yıldızlı Gece
• Selvili ve Yıldızlı Yol
• Sarı Gökyüzü ve Güneşli Zeytin Ağaçları
• Yıldızlı Gecede Selviler
• İrisler

Vincent Van Gogh’un Günümüz Sanatına Etkisi

Vincent Van Gogh, günümüz sanatının da temellerini atan önemli bir bakış açısı getiren ressamlar arasında yer alır. Özellikle art izlenimci bakış açısının gelişmesinde önemli rol oynayan Van Gogh, daha sonra da bu tarzın öncülerinden olmuştur. Eserlerinin ölümünden sonra değer kazanması ve kamuya açılması üzerine ünü ilk olarak 1910’lu yılların ortalarında Almanya ve Avusturya dolaylarında ortaya çıkmaya başlamıştır. Daha sonra dünya üzerinde birçok farklı yerde ona ait eserler zaman içerisinde yüksek tutarlara satılmıştır.

Van Gogh hakkında yıllardır birçok belgesel ve film de çekilmiştir. Hayatı, yaşama bakış açısı ve sanata kazandırdığı bu yeni tarz sayesinde pek çok kişinin ünlü eserlerini tanıması için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Amsterdam’da adına Van Gogh müzesi açılmış ve eserleri burada sergilenmektedir. Günümüzde Van Gogh müzesinde yer alan eserlerin yanında burada bulunmayan ve milyonlarca dolar ödenerek satın alınan birçok eseri de vardır.